Buradasın Ankara Psikolog » Çocuk Psikolojisi » Çocuğunuzun Özgüvenini Geliştirmek

Çocuğunuzun Özgüvenini Geliştirmek

Yazar: Ankara Psikolog

Çocuğun özgüvenini geliştirmek konusunda, Tony Humphreys “Çocuk Eğitiminin Anahtarı : Özgüven” adlı kitabında çocuğun benlik duygusunu altı ana başlık altında toplamış ve anne babaların, öğretmenlerin çocuğun her bir benlik algısı üzerinde nasıl çalışmaları gerektiğini anlatmış. Özetleyerek almaya çalışalım.


  1. Fiziksel benlik (görünüş, bedenin ölçüleri ve biçimi, göz rengi, saç rengi)
  2. Duygusal benlik (sevilebilecek, ilginç olup olmama)
  3. Entelektüel benlik (zeki, parlak, dünyanın bazı yönlerini kavrama yeteneğini sahip olup olmamak)
  4. Davranışsal benlik (becerikli, yeterli, bağsız, dikkat çekici olup olmamak)
  5. Sosyal  benlik (kendine  özgü  olma  duygusu,  aşağılık,  yükseklik  veya görünmezlik duygusu)
  6. Yaratıcı benlik (uzlaşması olup olmamak, başkalarına benzemekten veya özgün olmaktan hoşlanmak

Anne baba ile çocuğun yaşamındaki diğer önemli yetişkinlerin çocukla arasındaki ilişkide bu altı yönden derin ve sahici mesajlar iletilmesi gerekir. Ebeveynler sıklıkla bu olanlara müdahale eder ve orta düzeyde veya zayıf özgüvene yol açan mesajlar verirler. Şimdi bunları biraz açmaya çalışalım.

1. Fiziksel Benlik

Çocuklara bu konuda iletilmesi gereken asıl mesaj;

“Bedeniniz her zaman haklıdır”

İnsanlarda fiziksel özelliklerinden kuşku duymak sık rastlanan bir güvensizliktir. Bunların hepsi ne yazık ki çocuklukta alınan mesajlardan kaynaklanır.

Çocuklarda görülen altını ıslatma, tırnak yeme, kekemelik problemi özgüven duygusuyla çok yakından ilintili olmasına rağmen ebeveynler bunu çocuklarından kaynaklanan bedensel bir problem olarak görme eğilimindedirler.

Çocuğun doğrularına müdahale edilen pek çok fiziksel alan vardır. Örneğin çocuğa zorla yemek yedirmeye çalışmak, tuvalet eğitimine zorlamak, bedenin biçimi veya ölçüleriyle ilgili alay edici veya kırıcı sözler söylemek, başkalarıyla olumsuz bir biçimde kıyaslamak, ne giyileceği konusunda aşırı titizlik göstermek “güzelim elbiseleri berbat ettikleri” zaman aşırı tepki göstermek vs. bütün bunlar çocuğun fiziksel özgüvenine zarar verir.

2. Duygusal Benlik

Çocukların, kendileri oldukları için sevildiklerini bilmeye ihtiyacı vardır. Empatik ve koşulsuz sevgi burada en iyisidir. Aynı zamanda çocuğun ailenin özel bir üyesi olduğun ve ailede özel bir yeri bulunduğunu da hissetmeye ihtiyacı vardır. Bu bağlamda anne babanın ve diğer yetişkinlerinin çocuklarla ilişkisinde iletilmesi gereken mesaj şu olmalıdır;

“Koşulsuz olarak ailenize aitsiniz” ve “Hem varlığınız önemlidir, hem de yokluğunuz önemlidir”

3) Entelektüel Benlik

Çocukların dünyayı anlamak için sabırsız bir kapasitesi vardır. Ancak bu kapasiteyi ortaya çıkarmak için, önce tüm ihtiyaçlarının karşıladığı güvenli ve düzenli bir dünya da yaşadıklarını keşfetmeleri gerekir. Anne baba ve diğer yetişkinlerin çocuklarla ilişkilerinde iletmesi gereken mesaj şudur:

“Dünyada bir anlam ve düzen olduğunu görebilirsiniz”

Buradaki anahtar, çocukların ihtiyaçlarının karşılanması konusunda kendilerini güvende hissetmesidir. Bebeklik dönemindeki temel ihtiyaçlar pek azdır ama büyüdükçe çocuğun pek çok ihtiyacı çıkmaya başlar. Bütün bu ihtiyaçların karşılanma boyutu ve sıklığı çocuğun güvenlik düzeyini belirler.

4)Davranışsal Benlik

Çocuklar anne babalarını ve diğer önemli yetişkinleri etkilemek için her şeyi yaparlar. Bu konu da çocuğa iletilmesi gereken mesaj şudur:

“Yaptığın işi becerebilirsin ve senden memnunum”

Çocuğun çevresindeki yetişkinlerin çocukların davranışsal çabalarını fark etmesi yetmez. Bu çabalarda etkilendiklerini de göstermeleri gerekir.

Çocuğun çabası fark edilirse ustalığı artırılır, bu çabadan etkilenildiği gösterilirse çocuğun güven duygusu güçlendirilir. Deha düzeyinde yaratıcılığı olan pek çok yetişkinde, kendisine hiç güvenmediği için, yeteneklerini gizleme veya “gömme” eğilim vardır.

Özgüvene daha da zarar veren bir başka durum ise yetişkinlerin çabanın değil, performansın üzerinde durmasıdır. Çabanın performansla karıştırıldığı durumlarda çocuk başarısızlık ve yanlış yapma kokusuyla kaçınma ve telafi gibi koruyucu stratejilere başvuracaktır.

Ayrıca çocuklara anne babası dahil, herkesin yaşamında hem başarılar hem de başarısızlıklar olduğunun anlatılması gerekir.

5) Sosyal Benlik

Çocuk kendine özgü varlığının onaylanmasına ihtiyaç duyar. Anne babalarından ve diğer insanlardan bağımsız ve farklı olmalarının onlarla ilişkilerini tehlikeye atmayacağını bilmeye ihtiyaçları vardır. Çocukların çeşitli yönleriyle başkalarıyla kıyaslanması onlarda uzlaşmaya veya isyankarlığa yol açar. Ancak her iki durumda çocuğun özgüvenin zayıfladığının göstergesidir. Çocuğa verilmesi gereken mesaj ise şudur:

“Sen biriciksin ve özelsin”

6)Yaratıcı Benlik

Anne babaları çocuklarının kendine özgü yaşam biçimini bulması ve sürdürmesi için yardımcı olmadırlar.

Çocuğa egemen olup onu kontrol eden ebeveyn ve öğretmenler onun kendine özgü bir biçimde büyümesini engelleyerek çocuğun özgüvenine zarar verir. Kendi hırs ve hayallerine çocuklarına dayatan pek çok anne baba vardır. Anne babasını hayal kırıklığına uğratmamak ya da kızdırıp dışlanmamak için kendisini aslında hiç eğilim duymadığı bir çalışma ve mesleğe devam etmeye mecbur hisseden pek çok yetişkin ve genç vardır .

Aslında bütün bunlar anne babanın özgüven düzeyinin düşük olmasından kaynaklanır. Daha öncede ifade ettiğimiz gibi özgüven sürekli ve düzenli beslenmelidir. Anne babalar öncelikle kendilerinden başlamak üzere çocuklarının özgüvenini geliştirmeye sürekli ve düzenli bir şekilde çalışmalıdırlar.

Yaşamda karşımıza çıkan pek çok güvensizlik çeşidi, yukarıdaki altı benlik algısının iyi veya kötü olmasıyla ilişkilidir. Bunlarda ilk çocukluktan yetişkinliğe kadar devam edebiliyor.

Anne babaların ve çocuğun yakın çevresindeki diğer yetişkinler, çocuğun özgüvenin gelişmesi için yapmaları gereken sadece yukarıda saydıklarımız değil tabi ki. Örneğin iletişimde özgüven dili kullanmaktır. Ya da buna proaktif dil kullanmak da diyebiliriz. Proaktif dil de yapılan yanlış davranışlardan dolayı olayları koşulları ya da koşullandırmalar suçlu bulunmaz. Davranışlar, duygulara dayanan koşullardan çok bilinçli bir biçimde yapılan değerlere dayalı ürünlerdir. Örneğin “Yapabileceğim hiçbir şey yok yerine, seçeneklerimize bir bakalım” ya da, ben böyleyim yerine, farklı bir yaklaşım seçebilirim, yapamam yerine seçerim, yapmalıyım yerine yeğliyorum, keşke yerine yapacağım gibi.

Anne babaların hem kendileri hem de çocukları için proaktif dili seçmeleri kendilerini sınırlamadan yaşamı rahatça kucaklamalarını sağlayacaktır. Tepkisel bir ifade tarzı çoğu kez tepkisel davranışları beraberinde getirir.

Ayrıca sen bunu her zaman yaparsın gibi aşırı genellemeler ya da yanlış yaptığı zaman çocukla konuşmayarak, hatta ona hiç bakmayarak çocuğa dışlanmış olduğu duygusunu veren sessiz kalma veya eve gidelim de görürsün, seni bir daha bunu yaparken yakalarsam kafanı kırarım şeklindeki belirsiz ya da şiddetli tehditler de özgüveni zayıflatıcı ifade şekilleridir. Bütün ifade tarzlarından çocuklar ebeveynlerin veya çevresindeki yetişkinlerin kızgın, kendilerinin ise kötü olduğundan başka hiçbir şey öğrenemezler.

Çocuklarda özgüveni geliştirmek için onları hiç düzeltmemek ve sınırlandırmamak doğru değildir. Bu Son derece hatalı ve tehlikeli bir düşüncedir. Çünkü gerçekte durum bunun tüm tersidir. Disiplinsiz büyütülen çocukların özgüveni daha düşük olur ve onlar daha bağımlı, daha az başarılı ve çevrelerini denetlemeyen kişiler olurlar.

Disiplin, her türlü zihinsel yeteneği ya da ahlaksal karakteri düzeltici, biçimlendirici, mükemmelleştirici eğitim ya da bilgilendirmedir. Kurallar doğru ve anlaşılır şekildeyse, davranışların da yanlışlıklar olsa bile, çocuklar insan olarak kabul görülürse, o zaman benlik değerlerini öğrenebilir ve benlik değerleri yüksek kişiler olarak büyürler. Disiplin özgüvene bir saldırı değil tam tersine çocuğa, güvenli, destekleyici öğrenim verdiği bir ortam oluşturmaktadır. En önemlisi de çocuk disiplinle, bireysel ve yaşamsal sorumluluğun üstlenmeyi öğrenecektir.

BU YAZILARA DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ

Yorumunuzu Bekliyoruz !