Buradasın Ankara Psikolog » Çocuk Psikolojisi » Okul Fobisi-Korkusu Nedir?

Okul Fobisi-Korkusu Nedir?

Yazar: Ankara Psikolog

Çocuklarda okul fobisi ve korkusu , çocukların okula gitmek istememe ve gitmeme durumudur. Bu durum okul çağındaki bir çocuğun okula gitmeyi reddetmesini ve bu güçlüğün bütün gün devam etmesini kapsar.

Bu da çocuğun okula giderken ya da okulda bulunduğu zaman dilimi içinde yaşadığı duygusal sıkıntı ve huzursuzluk olarak kendini gösterir. Bu sorun çocuğun evden ayrılarak okula gitmeyi reddetmesini, buna zorlandığında kaygı duymasını, okula gitmesi ancak daha sonra derslere devam etmeyip okuldan ayrılmasını, okul günlerinde psikosomatik (psikolojik kaynaklı bedensel yakınmalar)  yakınmalar veya öfke patlamaları gibi davranış sorunlarının olmasını, okula gitmek yerine bakım verenleriyle evde kalmayı tercih etmesini de içerir.

Okul fobisinin nedeni anne ve bebek arasında kurulan güvenli bağlanma ilişkisine kadar uzanmaktadır. Anne ve çocuk arasındaki bağlanma örüntüsünün ne derece sağlıklı kurulduğu ilk resmi ayrılık olan okula başlama ile test edilebilir. Bebeğin annesine bağlanmasındaki temel neden gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Kuşkusuz ki bu gereksinimlerin hepsi aynı yoğunlukta değildir. Bazıları belirli bir önceliğe sahiptir. Annenin bebeğin gereksinimlerini karşılayabilme derecesi ileriki dönemde bebeğin bir birey olarak ortaya koyacağı davranışlar üzerinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Anne yalnızca açlık ve susuzluk gibi birincil gereksinimlerin doyurulduğu bir merkez değildir. Bebeğin anneye bağlanmasının en önemli nedenlerinden birisi, annenin bebekteki korkuyu azaltma yeteneğidir. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde, yeni bir durumla karşı karşıya kalındığı zaman, çocuğun göstereceği tepkiye annenin davranışı çok belirleyicidir. Piaget’nin 2-7 yaş arasındaki süreci kapsayan işlem öncesi döneminde, uyaranlara karşı nasıl tepki verileceği biçimlenmektedir. Bu dönemde çocuk dil yeteneklerini ve simge oluşturma becerisini geliştirir. Belirteçleri (nesnel durum, nesnelerin yerine geçen sözcük ve imgeler) anlamlardan (bu kelime ve imgelerin çağrıştırdığı algılanamayan durumlar-olaylar ) ayırt etmeye başlar. Nesne sürekliliğini kazanan çocuk, oyunlarında düş gücünden yararlanmaya başlar. Nesnelere işlevleri dışındaki olguların simgeleriymişçesine davranma yetisi bu dönemde gelişir. Bu düzeyde çocuk gittikçe artan bir biçimde dış dünya ve kendi eylemlerinin soyut betimlemelerini denemeye başlar. Korku, kaçma ve kaçınma davranışları da bu dönem içerisinde öğrenilmektedir. Bu dönemde görülen en belirgin korku ise ayrılma korkusudur. Ayrılma korkusunda, korkunun nedeni genellikle çocuk değil, annedir. Anne, çocuğun kendisinden ayrılıp, örneğin okula başlamasını istemez ve bunu çok dolaylı ve ince iletilerle çocuğa aktarır. Anne, çocuğa o okula başladığında kendisinin bütün gün onu bekleyeceğini, bunu yaparken onu çok özleyeceğini, birlikte ne kadar güzel zaman geçirdiklerini anlatmaya başladığında ve bunu uzunca bir zaman sürdürdüğünde, çocuk okula başlamayı adeta annesine ihanet etmekle eşanlamlı tutmaya başlar ve okula gitmek istemeyebilir. Bu da okul fobisi ya da ayrılma kaygısı olarak tanımlanabilir. Bu durumda; ayrılma korkusunun uzamış haline de okul fobisi demek yanlış olmayacaktır. Çalışmalar, özellikle ilkokul döneminde olan çocukların yüzde beşinin okul fobisi yüzünden okuldan geri kalmakta olduğunu göstermektedi.

Çocuklarda görülen okul fobisi ve korkusu bazı uzmanlara göre temelinde bir ailenin yaşadığı toplu psikolojik problemdir. Okul fobisi yaşayan çocuğun aile bireyleri de birbirlerine bağımlıdırlar. Bireyler kendisine ya da aileden başka birilerine bir şeyleri olacağı korkusunu yaşarlar. 5 temel aile etkileşimi en sık görülenidir.

  • Anne ya da baba kronik anksiyeteden yakınmakta ve kendilerine bir şey olacağından korkmaktadırlar.
  • Anne- baba çocuğa yolda bir şey olacağından korkmaktadırlar
  • Anne ya da baba genel tutumlarında çocuğun kendilerine bağlı ve bağımlı kalmasını istemekte ve desteklemektedirler.
  • Çocuk kendi yokluğunda anne veya babasına bir şey olacağından ya da kendisini bırakıp gideceğinden korkmaktadırlar.
  • Çocuk anne ve babasının yokluğunda kendisine bir şey olacağı korkusundadır.

 

Okul fobisi olan çocuklar genellikle başarı korkusu olan uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen ve ailesine bağımlı çocuklardır. Bu kişilik özelliğine sahip çocuklarda tetiği çeken bir etken okul korkusunu başlatır.

Okul fobisini tetiklediği düşünülen bazı olaylar olduğu bilinmektedir. Bunlar:

  • Anne-çocuk ilişkisinin karşılıklı bağımlılık şeklinde biçimlenmiş olması,
  • Annenin çocuğa karşı aşın koruyucu-kollayıcı bir tutum içinde olması,
  • Herhangi bir hastalık ya da tatil nedeni ile okuldan uzak kalma,
  • Aile üyelerinden herhangi birisinde kaygı bozukluklarından birinin olması,
  • Aile içinde sıkıntı ya da gerginlik yaratacak olayların varlığı,
  • Okulda arkadaşlık ilişkilerinin bozulması,
  • Okul ya da öğretmen değişikliği,
  • Göçle yapılan çevre değişikliği,
  • Yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi,
  • Okulda sıkıntı verecek olaylann varlığı,
  • Çocuğun cinsel ya da fiziksel bir tacizle karşı karşıya kalması olarak sıralanabilir.

Çocuk okul fobisi çoğunlukla sinirli bir öğretmen, sınavda başarısızlık korkusu, kendisine kötü davranan bir arkadaştan korku gibi yüzeydeki bir nedenle açıklamaya çalışabilir. Bunlar kimi zaman da doğruluk payına sahiptir. Ancak, unutulmaması gerekir ki, genelde bu korkunun kökeninde, duygusal ilişki kurduğu kimselerin veya kendisinin başına bir şey gelmesinde ve böylece kendisi için çok önemli bu kişiden ayrılma korkusu vardır.

Okul fobisi yaşayan çocukların temel duygusu gerçekte ayrılma anksiyetesidir. Okul çocuğu veya ergen, içinde bulunduğu durumda, normalde 24 aylık bebeklerin korkusunu yaşamaktadır. Okul fobisinin sağaltımı sırasında çocuk okula gitmediğinden dolayı suçlanmamalıdır. Çocuğun güveni kazanıldıktan sonra ona okula gitmesi gerektiği, okula gitmediği takdirde zamanla derslerinden geri kalma korkusunun da ekleneceği anlatılmalıdır. Çocuklarda davranış ve oyun terapileri etkili olurken ailelerle de kronik anksiyete, bağlılık ve bağımlılık problemlerinin çalışılması etkili sonuçlar vermektedir.

 

BU YAZILARA DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ

Yorumunuzu Bekliyoruz !