Kaygı, şüphe ve batıl inanışlar her insanın günlük yaşantısında yaşadığı kaygı problemlerindendir. Ancak bu bozukluk eğer kişiyi sürekli durmadan ellerini yıkamaya, evden her çıktığında dönüp tekrar evi kontrol etmeye, namaz kılarken isyan etmeye, arabasıyla aynı sokaktan sürekli geçip kaza yapıp yapmadığına bakmaya itiyorsa, burada takıntılar başrolde demektir.
Takıntılar cinsiyete ve meslek guruplarına göre de gelişebilir. Mesela, kadınların temizlik konusunda daha takıntılı oldukları bilinmektedir. Erkeklerin ise cinsel takıntılarının daha ağır bastığı uzmanlar tarafından belirtilen bir gerçek. Ancak bu onların sapık oldukları anlamına gelmez. Onlar akıllarına gelenleri yapak istemezler. Ellerinde olmayan nedenlerden dolayı bazı cinsel düşünceleri takıntı hale gelir. Mesela laboratuarlarda çalışan kişilerde de mikrop kapma, hastalık kapma gibi takıntılar bulunur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)’ta hem düşüncenin hem de eylemin var olması gerekiyor. Eğer kişi, istemediği ve kendini rahatsız eden düşünceleri kafasında sürekli kuruyorsa bu takıntıdır, ancak kurduğu bu şeyleri eyleme dönüştürüyorsa bu zorlamadır. Kapıyı kilitledim mi diye düşünüp de tekrar tekrar dönüp kapının kilidinin kontrol edilmesi zorlamadır. Bu bir Obsesif Kompulsif Bozukluktur. Ve bu durumda takıntı hastalığa dönüşmüştür.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) adı verilen bu takıntılı durum, insanların elinde olmayan bir durumdur. Kişi bu takıntıların ne derece mantıksız olduğunun bilincindedir. Ancak beynine söz geçiremez ve elinde olmayan nedenlerden dolayı takıntısını sürdürmeye devam eder. Obsesif Kompulsif Bozukluk tıbbı bir rahatsızlık sayılabilmesi için, kişinin bu takıntılarını sürekli tekrar etmesi, hayatını olumsuz yönde etkilemesi, ailesi ve sosyal hayatıyla ilişkisini bozacak duruma geldiyse bu takıntı hastalık derecesine ulaşmış demektir. Bu hastalık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Takıntılı kişilerin, takıntıları zihinlerini saplantılı halde durur. Kişiler saplantılarından kurtulmaya çalışırlar. Ancak bu çaba sonrası kişilerde inatçı düşünceleri artış gösterir. Kurtulmaya çalıştıkça daha çok bu düşüncelere saplanırlar. Bu nedenle de bu durum bir zaman sonra günlük hayatlarını da olumsuz yönde etkilemeye başlar. Bu durumda takıntı hastalık boyutuna ulaşır. Takıntılar nedeniyle kişilerin iş, aile toplumsal ilişkileri bozulmaya başlıyorsa, günde en az 1 saatini bu takıntılarıyla yaşıyor ve geçiriyorsa, takıntılarında bir türlü vazgeçemiyorsa, tedaviye ihtiyaç duymaya başlamışlardır.